19 Şubat 2014 Çarşamba

Yeni bir başlangıç



Bir yılı aşkın bir süredir yazmamışım bloga, günlük değil yıllık olmuş benimkisi… Biz göçmeyince günlük de kalmış mahsun. Kısa bir Fransa yolculuğu ve Türkiye içinde bir iki başka yer dışında aslen İstanbul’a çakılı kaldık bir süre. İyi de oldu. Aradan koca bir Haziran Direnişi geçti, kulağımızın pası silindi,  ruhumuz yenilendi, dimağımız renklendi, umutlarımız canlandı…

Şu anda Jamaika’nın başkent Kingston’dan sonra ikinci büyük şehri olan Montego Bay’deyiz. Yolculuk ve burada geçirdiğim on gün hakkında yazmadan önce blogun ismini değiştirme hikâyemden bahsedeyim. Kızım Serena doğduktan sonraki özellikle 2 yıl hayatımın merkezinde o oldu,  hem böyle istediğim için hem de koşullar bunu gerektirdiği için. Sürekli mekân değiştirdiğimizden benim sabit bir işte çalışmam mümkün değildi, bunu biraz da bu yepyeni ve merakla beklediğim deneyimi doya doya yaşamak için bir fırsat gibi de gördüm, bakıcı alternatifini hiç gündemime almadım. Bilinçaltımda bir yerlerde anne ile büyüyen çocuklar daha sağlıklı daha bir "şey" olurlarmış gibi de bir zihin kaydım varmış galiba. Neyse sonuçta 20 ay boyunca beni emen, memede uyumaya alıştığından uyku saatlerinde muhakkak yanında olmam gereken, yanındaki kişiler, mekân ve bir sürü başka şey sıkça değiştiğinden etrafında tek değişmez beni bulduğundan biraz anne düşkünü, oldukça hareketli ve talepkâr Serena'yla geçen iki buçuk yıl…  Benzer bir süreç yaşayanlar neden bahsettiğimi iyi anlayacaktır, dünyanın en güzel varlığı an gelir neredeyse bir canavara dönüşür gözünüzde… Neyse ki bu bir “an”dır sadece ve bir şekilde geçer gider…  Benim imdadıma evimizin yakınındaki Feneryolu Irmak Anaokulu’nda önce oyun grubu olarak 3 saatle başlayan sonra benim yeniden başlayan doktora maceram ve Gezi Haziran’ındaki koşturmacalı günlerde tam güne çıkan anaokulu günleri yetişti. Fazla da araştırmadan eve çok yakın olması  ve içeri girer girmez beni de kuşatan o sıcaklık nedeniyle sezgisel olarak seçtiğim bu anaokuluna hep severek hatta çoğunlukla dönüp arkasına bile bakmadan koşa koşa gitti Serena (ta ki rotamız Jamaika’ya çevrilene dek). Bu sayede biraz dinlenmeye, sosyalleşmeye ve kendimi yeniden üretmeye vakit bulabilir oldum. Yıllar önce bıraktığım doktora çalışmasına doğumdan kısa bir süre önce çıkan afla yeniden geri dönmüştüm ve kayıt için girmem gereken İngilizce sınavı hayatımın en keyifli sınavıydı diyebilirim. Serena’yı belki de ilk kez bu kadar uzun süre anneme bırakıp yeniden üniversite sıralarında oturmak, direktifleri dinleyip o saçma sınav kompozisyonlarından yazmak bu kadar mı iyi gelirmiş insana?

Evet, her annenin ve her çocuğun bir yerlerde bir şekilde bağımlılıklarını bitirecekleri bir an gelir, ister iki, ister otuz iki yaşında. Bunun için sanırım başta annenin annelik kimliğini nasıl yaşadığıyla yüzleşmesi gerekiyordur…

Sonra yola çıkmadan kısa bir süre önce ablamın kitaplığından valize atıverdiğim Eckhart Tolle’nin Var Olmanın Gücü kitabını Jamaika’daki ilk günlerden birinde karıştırırken “Ebeveynlik Rol mü Fonksiyon Mu?” bölümü gözüme takıldı:

“Ama ebeveyn olmak bir kimlik haline geldiğinde, bütün benlik duygunuzun ondan kaynaklandığını hissettiğinizde, fonksiyon hemen aşırı vurgulanır, abartılır, sizi kontrol altına alır. Çocuklara ihtiyaçları olan şeyi vermek, aşırı hale gelir ve onu şımartır; tehlike altında kalmalarını engellemek aşırı koruyuculuğa dönüşür ve dünyayı keşfetme, kendi başlarına bir şeyleri deneme ihtiyaçlarını bastırır… Kendini ebeveynlik rolüyle tanımlayan bir anne ya da baba, çocukları sayesinde kendilerini daha bütün hissetmeye de çalışabilirler. Egonun kendi eksikliğini kapamak için başkalarını kullanma taktiği, bu kez de çocuklara yönelir…”

Tolle’nin aslında çok basit ve anne olmadan önce hakkında oturup ahkâm kesebileceğim bu cümleleri bir anda bende bir şimşek çaktırdı, blog ismi olarak göçebe annenin günlüğü aslında
sınırlayıcıydı, beni, deneyimlerimi, kimliğimi… Yani günlük, sadece göçebe günlük bundan sonra…


Keyifli okumalar…

1 yorum:

  1. Duygu, gözyaşları ve tekrar gözyaşları. N'olur Selen yaz. Sen mutlaka yazmalısın.

    YanıtlaSil